top of page

"DİPLOMASI SAHTE

 

CUMHURBAŞKANI DA BAŞKAN DA OLAMAZ "  !!!

Ergün Poyraz: Diploması sahte Cumhurbaşkanı da Başkan da olamaz

Mezun olduğu sene yıllıkta Tayyip Erdoğan yok


TÜRKSOLU: Sahte diplomayla ilgili sizin araştırmalarınız ne zaman başladı? Hangi olay üzerine bu konuda bir uyanma hissettiniz?


ERGÜN POYRAZ: Yalçın Küçük bu işin üzerine bir ara çok gidiyordu. Hatta cezaevinde konuştuk. Bana “Ben bir askerlik belgesi ve diploması ile ilgili bir bilgi yayınlamıştım.” dedi. Ben de dedim ki “Noter tasdikli diploması var. Askerliğini de takım komutanı olarak yapmış.”
“Öyleyse diplomasının sahte olması lazım.” dedi.
Ben de dedim ki:
“Noter tasdikli. Şöyle bir şey olabilir, o dönemde, 12 Eylül’ün öncesinde noterlerde denetim yoktu. Siyasi görüşü yakın olan birine onaylatıp o şekilde de halleder ama onun ispatlanması gerekir.”
Sonra bir gün Tayyip Erdoğan’ın sigorta siciliyle ilgili yazı yazmak için araştırırken diplomayı gördüm. O arada da üniversite bunun diploması diye imzasız bir şey gösterdi. Baktım ikisi birbirine benzemiyor. Sonra üniversiteden sordum. Bir üniversite bir insana iki farklı diploma verir mi? Dediler mümkün değil. Sonra hiçbir şeyin uymadığını gördüm. Onun üzerine askere giderken verdiği mezuniyet belgesi çıktı. Baktım o da sahte.
O arada, bir gazeteci arkadaşım, Ömer Başoğlu isimli birisinin bu konuda bir çalışma yaptığını söyledi. Marmara Üniversitesi yıllığını kendisine vereceğini belirtmiş. Yıllıkta Tayyip Erdoğan’ın ismi yokmuş. Ama Ömer Başoğlu öldüğü için yıllığı alamamış. Oğlundan istedik, oğlu bulamadı.
Bunun üzerine ben mezun oldum dediği dönemdeki insanları buldum. Ne gariptir ki, hiçbiri onu okulda görmemiş ve tanımıyor. Yaklaşık yirmi kişiyle görüştüm, en son bir tanesi, Ömer Bey’in de arkadaşıymış, aynı sınıftalarmış, “Tayyip Erdoğan da bizim okulu kazansa aynı sınıfta olurduk.” dedi. Yıllığı kendisinin hazırladığını söyledi. Hatta “Okulun futbol takımında da yöneticiydim.” dedi. “Ben okulun futbol takımında da yıllığı hazırlarken de onu görmedim.” dedi. Zaten okulda da görmemişler.
“Diploması sahtedir” deyince Cumhurbaşkanına hakaret davam düştü


TÜRKSOLU: Yani diyorsunuz ki Tayyip Erdoğan Marmara Üniversitesi’nden mezun olduğunu iddia ettiği yılın okul yıllığında yer almıyor… Tamam da her mezun yıllıkta yer alır mı? Belki mezundur, ama yıllığa girmemiştir.


ERGÜN POYRAZ: Ben de aynısını sordum, mezun olup da yıllıkta yazılmamış olma ihtimali var mı? “Yok,” dedi “Biz yıllığı hazırlarken kimseyi açıkta bırakmadık.” Zaten yıllığın beşinci sayfasında da “hiç kimseyi açıkta bırakmadık” şeklinde bir açıklama var. Yıllığı vermesini istedim, verdi. Bu yıllıktan bir gazeteci arkadaşıma bahsetmiştim, ona verdim o da haber yaptı fakat hiçbir ses çıkmadı. İtiraz da gelmedi.
Bunun üzerine ben de sahte noter tasdikli diplomayı yayınladım. Tabii ortalık karıştı, her yerden ses geldi, bir tek Tayyip Erdoğan grubundan ses gelmedi. Ardından yıllık yayınlandı.
Gökçe Fırat da bu yıllığı ortaya çıkarmamızdan önce konuyla ilgili yazılar yazmaya başlamıştı. Yıllık yayınlandıktan sonra Gökçe Fırat da işin peşini bırakmadı.
“Aksaray’da İnecek Var” isimli bir kitabım yayınlandı. Tayyip Erdoğan, “benim, eşimin, çocuklarımın eğitim durumlarıyla alay ediliyor.” diyerek beni şikâyet etmiş. Yayınevine gitmişler, yayınevinden beni aradılar polisler buraya geldi diye. Polisi istedim telefona, dedi ki “İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan böyle böyle böyle bir şikâyet var, ifadenizi almamız gerekiyor, imza almamız lazım adresiniz gerekiyor.”
Ben de dedim ki, “Bu konuyla ilgili İstanbul Savcılığı’nın yetkisi yok, sonrasını da sonra görüşürüz. Adresim bu, ama bu soruşturmayı Ankara Savcılığı’nın yürütmesi gerekiyor. Çünkü bu kitap Ankara’da basıldı.”
Bunun üzerine bir süre sonra Ankara Savcılığı’ndan bizim köye (Aydın’da bir köyde yaşıyorum) soruşturma evrakı geldi. Karakoldan ifade için çağırdılar. Gittim, ifademi vereceğim zaman, “Bu cumhurbaşkanı değildir” deyince çekindiler, zapta geçirmek istemediler. “Tamam,” dedim “10 gün sonra yazılı olarak vereyim.”


TÜRKSOLU: Savunmanızda açık açık “Tayyip Erdoğan’ın diploması sahtedir” mi dediniz?


ERGÜN POYRAZ: Evet, öncelikle “Ülke içinde kimseye kanunda ayrıcalık tanınamaz. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 10. maddesi buna izin vermez. Biz de bu sözleşmeye imza attık, Anayasa’yla da bunu garanti altına aldık. Dolayısıyla yurt içinde hiç kimse kanunlar karşısında ayrıcalıklı değildir” dedim. Ardından “sahte diploma” konusunu gündeme getirdim savunmamda:
“İkinci olarak, Cumhurbaşkanı sıfatı da taşımıyor. Öncelikle mazbatasında Türkiye Cumhurbaşkanı deniyor. Türkiye Cumhurbaşkanlığı diye bir makam yok, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı var. Ben Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım. Bu nedenle siz benim ifademi alamazsınız.
Üçüncüsü ve en önemlisi, bunun diploması sahte, bu nedenle Cumhurbaşkanı sıfatı taşımıyor. Cumhurbaşkanı sıfatı taşımadığı için de Cumhurbaşkanına hakaretten benim hakkımda soruşturma yapılamaz. Savcılar önce büyük suçu açığa çıkaracaklar, ondan sonra küçük suça bakacaklar var mı yok mu diye.
Bu nedenle, ben diplomanın sahte olduğunu iddia ediyorum, öncelikle benim iddiamın doğru olup olmadığı araştırılmalı, ondan sonra suçlamalar bana dönmelidir.”
Diplomanın sahte olduğu ile ilgili sanıyorum on küsür belge verdim. Bunun üzerine savcılar şaşırdılar ve bu kez de kardeşimin suçlu olarak ifadesini almak için karakola çağırdılar.
Herkes şaşırdı kardeşimle ne alakası var diye. Kardeşim de gitti, ben kitap bilmem, buraya gelmez, burada kitap da yazmaz diye ifade verdi. Sonradan anlaşıldı ki, adres sormak için çağırılmış.
Gökçe Fırat’ı diploma meselesinin üstüne gittiği için tutukladılar


TÜRKSOLU: Sizin adresinizi öğrenmek için kardeşinizi niye ifadeye çağırdılar? Adresiniz gizli değil ki…


ERGÜN POYRAZ: Ben zaten ifademi vermiştim, adresim de MERNİS’te var. Sonuçta soruşturma durdu ve zaman aşımına uğradı. Normal olarak savcıların yapacağı şey, bu diplomanın sahte olduğunu ortaya çıkarmak veya ben sahte olduğunu iddia ediyorsam ve sahte değilse gerçekliğini kanıtlayıp bana iftiradan dava açmak. Hiçbirini yapmadılar. Ondan sonra Gökçe Fırat da bu işin üzerine fazla gitti ve Gökçe Fırat’ı içeri attılar.
Diplomayı kurcalayan herkesin başına bir iş geldi. Ömer Başoğlu’nun bir hastalığı var deniyor ve bir sabah ölü bulunuyor. Ama ne tuhaftır ki, o hastalıktan bugüne kadar dünyada üç yıldan önce ölen yok. Ölüm gelmeden önce konuşma yeteneği gidiyor, hemen hemen hiç konuşamıyor. Ama Ömer Başoğlu ölü bulunduğu sabah, bir arkadaşıyla saatlerce konuşmuş ve arkadaşı diyor ki konuşmasında en ufak bir bozukluk yoktu.
“Sahte diploma”yla ilgili yazdıklarımdan dolayı annemi öldürdüler!


TÜRKSOLU: Birkaç hafta önce annenizi yitirdiniz. Başınız sağ olsun. Annenizin öldürüldüğünü iddia ediyorsunuz.


ERGÜN POYRAZ: Benim annem rahatsızlandı, Aydın Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı ve hastanede “yoğun bakıma alınması gerekiyor” denildi. Ama yoğun bakımlık bir durumu yoktu. Aydın, Nazilli, İzmir, Denizli ve benzeri yakın bir il yerine dediler ki “Ya Uşak Medikal’e yatıracağız ya da Antalya Medikal’e.” Özel hastanelere bile göndertmediler. Ancak hem sigortalı hem de Bağ-Kurluydu, göndermek zorundaydılar. “Orada da yer yok” dediler ve bile bile kasıtlı bir şekilde öldürdüler.
Ben “İhanet ve Darbe” kitabımda bunun detaylarını da yazdım ama hastaneden hiçbir cevap gelmedi. Öyle ki, hastanenin yoğun bakımına seyyar satıcı giriyor ama ameliyatlı hastalar için odanın havalandırması çalıştırılmıyordu, ta ki biz Odatv’de yayınlatana kadar. Yayın yapıldıktan sonra havalandırmalar çalışmaya başladı. İnsanlar o sıcakta, tamamen sıcağa terk edilmiş bir şekilde ölmeleri istendi. Çünkü o dönemde Uşak’taki hastanede ölüm kayıtları incelendiği zaman tam bir soykırımın yaşandığını görüyoruz. Onlarca insan gözümüzün önünde öldü.


TÜRKSOLU: “Sahte diploma”nın üzerine giden herkesi bir şekilde susturuyorlar diyorsunuz.


ERGÜN POYRAZ: Evet. Yalnız burada en şanslılarından biri Gökçe Fırat, hiç değilse yaşıyor.
Diploma sahte değilse buyurun bana dava açsın


TÜRKSOLU: “Sahte diploma” üzerine çok şey söylediniz, bu konuda size açılan bir dava var mı?


ERGÜN POYRAZ: Ben en son Halk TV’deki programda çok açık ve net bir şekilde söyledim: “Biz bugün sahte diplomalı bir Cumhurbaşkanı tarafından yönetiliyoruz. Yaptığı tüm anlaşmalar geçersizdir. Kurduğu hükümetler geçersizdir. Atadığı rektörler gayrı meşrudur, geçersizdir, yüksek yargı üyeleri geçersizdir, yaptığı tüm işlemler geçersizdir, suçtur.” En ufak bir cevap, soruşturma, dava yok. Hiçbir zaman da olması mümkün değil, çünkü üniversite hayatı yok. Hiçbir şekilde üniversiteye girmemiş, girmesi de mümkün değil. Onun o dönemde girebileceği tek yer Yüksek İslam Enstitüsü’ydü. Çünkü İmam Hatip mezunları Yüksek İslam Enstitüsü’nden başka yere giremiyorlar.
Kütük bilgilerine göre en son İmam Hatip’ten mezun olmuş


TÜRKSOLU: Ama Eyüp Lisesi’nde fark dersleri verdiği söyleniyor?


ERGÜN POYRAZ: İlkokula başladığınızda hakkınızda bir dosya oluşturulur. 5. sınıfta ilkokulu bitirince, ortaokula devam edecekseniz o dosya ortaokula gönderilir ve kütük defterine de şu ortaokula gönderildi diye yazar. Eğer hiçbir yere gitmediyse tertemiz kalır orada.
Ortaokuldan sonra liseye gittiysek, dosya liseye gider, ortaokuldaki kütükte de şu liseye gitti diye kayıt tutulur. Liseden sonra üniversiteyi kazanmışsanız, o dosya üniversiteye ya da Tayyip Erdoğan’ın iddia ettiği gibi İmam Hatip’ten sonra fark derslerini vermek için Eyüp Lisesi’ne gittiyse, dosyası da oraya gider ve oradan da kazandım, okudum dediği İstanbul İktisadi ve Ticari Akademisi’ne gitmesi lazım gelir.
Tayyip Erdoğan’ın Fatih’te bulunan İmam Hatip lisesindeki kütük bilgilerine göre, oradan hiçbir okula gitmemiş. İşin garip tarafı, zaten okulda 4-5 ders var; resim, beden eğitimi, müzik bu dersleri iyi, ama en önemli dersler olan Arapça ile Kur’an zayıf! Çalışarak geçememiş, Eylül ayında kurul kararıyla, “Allah rızası için” geçirmişler.
Şimdi mantık olarak büyük bir torpilin olmadığı sürece, Eyüp Lisesi’ndeki fark derslerini de veremezdi. İmam Hatip’teki derslerini bile zar zor geçtiğine göre! Matematik, fizik gibi hayatı boyunca görmediği dersler var. Anlayacağınız İmam Hatip’ten sonra eğitim hayatı yok.
Eyüp Lisesi’nden de üniversiteden de tek bir arkadaşı yok


TÜRKSOLU: Tayyip Erdoğan’ın İmam Hatip lisesinden pek çok arkadaşı var. Peki Eyüp Lisesi’nden herhangi bir arkadaşıyla karşılaştınız mı?


ERGÜN POYRAZ: Eyüp Lisesi’nde de üniversitede de “onun arkadaşıyım, onu gördüm” diyen birine rastlayamadım. Zaten Eyüp Lisesi’nde veya bitirdiğini iddia ettiği üniversitede iki tane arkadaşı olsa, onların heykellerini dikerlerdi herhalde kaçak sarayın önüne! Muhtarlarla konuştuğu gibi her hafta onlarla da konuşurdu. O okulu bitirenlerin de verilmiş sadakası varmış, iyi ki o okulu bitirmemiş, yoksa her hafta onu dinlemek zorunda kalırlardı!
Çok garip, 12 Eylül döneminde bir gece nezarette kalmış, nezarette güya ona çorba veren eri bile buldular. Ama Eyüp Lisesi’nden de üniversiteden de bir tane arkadaşını çıkaramadılar.
İmam Hatip’ten bir sürü arkadaşı var, yıllıklarda var, şu an bakan olanların çoğu, Albayrak’lar, hepsi İmam Hatipten arkadaşı, hepsini rahat rahat gösteriyor ama üniversiteden arkadaşı yok.
Üniversitede sınavlara da mı girmedi?


TÜRKSOLU: Ama diyorlar ki, o dönemde zaten siyasi liderdi, çok fazla okula gitmiyordu. Okula devam etmeyip mezun olabilen çok insan var. Öyle olamaz mı diyorlar. Siz ne diyorsunuz?


ERGÜN POYRAZ: En azından sınavlara gitmek zorunda. Göstermelik olarakw bile gitse yine herkes tanır. Hepsinden önemlisi, duplikata meselesi. Ona duplikata vermelerindeki amaç şuydu: “Diplomasını kaybetti, kaybettiği için de bunu veriyoruz.”
1994’te belediye başkanlığını kazandığında, İçişleri Bakanlığı’na bendeki noter tasdikli diplomayı verdi. Yüksek Seçim Kurulu’na da aynı diplomayı vermiş. Demek ki kaybetmemiş.
Diyelim ki kaybetti, gider noterden aynı diplomayı yeniden çıkartır. Niye kayıp diye duyuru yapıyor? Hepsinden önemlisi İmam Hatip’teki kütük defterinde başka bir okula gittiğine dair bilgi yok. Mesela aynı sınıftan arkadaşları, akşam lisesine giden dahi var, Tayyip Erdoğan hiçbir yere gitmemiş.
Tayyip Erdoğan’ı tanıdığını iddia eden asistanlar gerçekleri saptırıyor


TÜRKSOLU: Diploma meselesinde Tayyip Erdoğan’ı savunanların söylediği bir şey daha var, mesela Aydın Ayaydın diyor ki, ben asistandım, gördüm. O konuda ne diyorsunuz?


ERGÜN POYRAZ: Birincisi, hiçbir asistan öğrencileri hatırlamaz. Ben Yıldız Teknik Üniversitesi İnşaat Bölümü’nde okudum. Asistanlar derse gelirdi, ben hangi asistanın hangi derse geldiğini bile hatırlamıyorum. Asistan öğrenciyi nereden hatırlayacak? Asistanın öğrenciyi hatırlaması için öğrencinin derse sürekli gelmesi ve derste de aktif bir öğrenci olması lazım. Aktif bir öğrenci olsa asistanlar değil öncelikle üniversitenin öğrencileri hatırlardı. Bu adamı tanıyan bir tane öğrenci bile yok. Bence Aydın Ayaydın burada gerçekleri saptırdı.


TÜRKSOLU: Aydın Ayaydın niye bu konuda Tayyip Erdoğan’a kefil oluyor? Sonuçta Ayaydın AKP’li değil CHP’li…


ERGÜN POYRAZ: Çünkü Kürşat Tüzmen ile olan kavgasında Tayyip Erdoğan, Aydın Ayaydın’ın yanında oldu ve Kürşat Tüzmen’i harcadı. Büyük bir ihtimalle vefa borcunu ödedi.


TÜRKSOLU: Bu konuya Gökçe Fırat da değinmişti. Tayyip Erdoğan’ın öğrenciliğine nedense asistanlar tanıklık ediyor. Ama mesela Milli Görüş’ün önde gelen isimlerinden Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş böyle bir tanıklıkta bulunmamıştı.


ERGÜN POYRAZ: Zaten aklı başında olan birisi olmayan bir öğrenci için yalancı tanıklıkta bulunmaz. Hatta biri benim sınıf arkadaşım dedi, sonradan ortaya çıktı ki adam Bursa’da okumuş!
Üniversite futbol takımında oynadığı da yalan, fotoğraf fotomontaj


TÜRKSOLU: Tayyip Erdoğan’ın okul arkadaşı olduğunu iddia eden Cengiz Akyüz isimli biri ortaya çıktı. Sonra bir fotoğraf paylaştı okulun futbol takımında Tayyip Erdoğan var diye.


ERGÜN POYRAZ: Okul yıllığını da futbol takımının yöneticiliğini yapan kişi yapıyor. Adam dört yıl okul takımının bütün giderlerini karşılıyor, yardım topluyor falan. “Futbolcu olsaydı ben onu çok iyi tanırdım” diyor. Ömer Başoğlu da aynı şeyi söylüyor, “futbolcu olacak da ben onu tanımayacağım, imkânsız” diyor. Vatandaşın teki fotomontajla Tayyip Erdoğan’ın kafasını yerleştirmiş ama o okulda kaydı yok. Aynen Halk TV’de söylediğim gibi diplomasız bir Cumhurbaşkanı tarafından yönetiliyoruz.


TÜRKSOLU: Tayyip Erdoğan’ın üniversitede okuduğunu iddia ettiği dönemden mezunlarla görüştünüz mü? Hiç mi tanıyan yok?


ERGÜN POYRAZ: Yirmiye yakın kişiyle görüştüm, Ömer Başoğlu hepsiyle görüşmüş, hatırlayan yok.
Yedek subaylığı da iptal olacak, er olarak yeniden askere gidecek


TÜRKSOLU: Bir de tabii askerliği meselesi var. Diploması yoksa askerliğini nasıl yedek subay olarak yaptı?


ERGÜN POYRAZ: Sahte belgeyle askerlik yapmış. Yani onun askerliğinin de yeniden yaptırılması gerekir. Yaşı henüz müsait. Hiçbir şey yapamazsa gönderirler mutfağa, patates soyar, soğan ayıklar ama askerliğini yeniden yapmak zorunda.
Biz, 12 Eylül öncesinde de sonrasında da askerle muhatap olduk, biliyoruz, siz Kasımpaşa’da oturacaksınız, Hasdal’da evinizin dibinde askerlik yapacaksınız öyle mi? Öyle bir şey yok, hele asteğmenler için, yedek subaylar için hiç yok. Çünkü önce eğitim alıyorsunuz, sonra da kura usulüyle bulunduğunuz ilin dışında bir yerde yapıyorsunuz. Bu il sizin annenizin, babanızın memleketi de olamaz.
Ama o, evinin dibinde askerlik yapmış. Ben kitaplarımda da yazdım bu meseleyi, Emine’nin dizinin dibinden ayrılmadan askerlik diye. Bu kişinin askerliği de şaibeli. Hepsinden önemlisi, eğer Türkiye bir hukuk devleti ise, bu kişiye askerliğini yeniden yaptırırlar, yaptırmak zorundalar.
Tayyip Erdoğan’ın “sahte diploma”sını MİT hazırladı


TÜRKSOLU: Peki, bu “sahte diploma”yı kim hazırladı? MİT’in parmağı var mıdır bu işte?


ERGÜN POYRAZ: Ali Bulaç, Mehmet Metiner, Tayyip Erdoğan üçlüsü, MİT’le çok sıkı fıkı ilişkide olan insanlar. Mehmet Metiner’in anlattığına göre, bir gün MİT’ten birileri geliyor Tayyip Erdoğan’a diyorlar ki, “Mehmet Metiner ortalarda çok dolaşıyor, şunun dizginlerini çekin.” Tayyip Erdoğan, Ali Bulaç ve birkaç kişi daha kafa kafaya veriyorlar ve sonunda konuşuyorlar Mehmet Metiner’le, “sen ortalarda çok dolaşıyorsun, geri çekil.”
Bir belediye başkanına MİT nasıl sen bu adamı ortalıkta dolaştırma diyebilir? Veya bir belediye başkanının danışmanı için sen bunu geri çek diyebilir? Bunlar da telaşa kapılıyorlar ve dediğini yapıyorlar.
Ben Metiner için MİT’çi dedim, Kemal Kerinçsiz’in avukatıyla haber göndermiş ben MİT’çi değilim, seni mahkemeye vereceğim diye. Ben de dedim ki, “onu MİT’e Mehmet Metiner diye değil Metin Aydın diye sordururum.” Bir dahaki sefere selam söyledi “yanlış anlamışım” dedi. Bu üçlü MİT’in talimatları doğrultusunda çalışıyor ve Mehmet Metiner’i bir süre perde gerisine çekiyorlar. Şimdi siz MİT mensubu değilseniz MİT size nasıl talimat verebilir?
Dolayısıyla “sahte diploma”yı da buna hazırlayan MİT’tir. Daha da ileri gideyim, Deniz Baykal’ın kasetini Tayyip Erdoğan’a veren MİT’tir, kaseti de bizzat Tayyip Erdoğan yayınlamıştır. Zülfü Livaneli’nin kasetini de atlamacılar gibi yayınlayan da Tayyip Erdoğan’dır. O kaseti de Tayyip Erdoğan’a veren yine MİT’tir.


TÜRKSOLU: MİT Tayyip Erdoğan’ı nerede kullandı sizce?


ERGÜN POYRAZ: Her anlamda kullanmıştır. MİT’in mahallelerde, siyasi partilerde, her yerde uzantıları var. Olması da gerekir, çünkü MİT Kanunu’na göre yasal ve gayrı yasal bütün yapılara sızmak ve bilgi toplamak MİT’in ana görevidir. Bu görev çerçevesinde de Tayyip Erdoğan başta olmak üzere İslamcı kanadın büyük çoğunluğu MİT’le ilişki içindedir. MHP’nin çoğunluğu MİT’le ilintilidir. Bugün Tayyip Erdoğan ile Bahçeli arasındaki ilişki aslında MİT kardeşliğinden gelen bir ilişkidir.


TÜRKSOLU: Tayyip Erdoğan’ı önce İslamcı hareketin sonra da Türkiye’nin başına geçiren başka güçler de olabilir mi?


ERGÜN POYRAZ: Tayyip Erdoğan’ın en büyük fonksiyonu İslamcı kesimi tek bir şemsiye altında tutup İsrail’in lehine kullanmaktır. İslamcı kesim en büyük İsrail düşmanıdır. Zaten varlık nedenleri de İsrail düşmanlığıdır. Tayyip Erdoğan, Bülent Arınç ve diğerleri hep şunu işlerlerdi, gün gelecek Yahudi-Müslüman savaşı olacak, Yahudiler ağaçların arkasına saklanacak, ağaçlar Yahudileri ihbar edecek, bunlar da gidip öldürecekler.
Ama bugün geldiğimiz noktada Yahudi’nin, İsrail’in en büyük destekçisi Tayyip Erdoğan ve ekibidir. En son ne dedi Tayyip Erdoğan, “Biz Esad’ı devirmek için Suriye’ye girdik.” Daha önce ne diyorlardı, oradaki Türkmenlere yardım edeceklerdi, insan hakları, falan filan. Şimdi siz, ne hakla bir devlet başkanını indirmek için giriyorsunuz? Bu bir savaş sebebidir. Tayyip Erdoğan bunu niye söyledi?
İlk genel başkan olup milletvekili seçileceği sırada, Amerika’ya gitti. Orada Yahudi lobisine dedi ki, “Ben sizdenim, beni Türkiye’deki Yahudilere sorun ve desteğinizi esirgemeyin.” Bunun üzerine Yahudi lobisi ona Üstün Cesaret Ödülü verdi. Yahudi bir Profesör Ada E. Yonath iyor ki, “Biz Yahudi olmayan hiç kimseye Üstün Cesaret Ödülü vermeyiz.” Burada Tayyip Erdoğan’ın kimliği ortaya çıkıyor mu?
“Esad’ı devirmeye gireceğiz” dedi. Neden peki? Çünkü o konuşmayı yapmadan bir süre önce Hillary Clinton dedi ki, “İsrail’in güvende olması için Esad’ın devrilmesi şart.” Tayyip Erdoğan da ona yağ çekmek için “Biz Esad’ı devirmek için girdik” diyor.
Bu arada Tayyip Erdoğan’ın Esad’a Esed demesi de ilginç. Çünkü hiçbir Müslüman Esad’a Esed diyemez. Niye diyemez? Esed’i zalim olduğu için diyor, hakaret kastıyla diyor. Ama bir Müslüman şunu bilir ki, peygamberimizin çevresinde övdüğü, yücelttiği isimlerin hepsi Esed’le başlıyor. Hz. Ali’nin annesinin babası Esed’dir. Onun için bir Müslüman, içinde zerre kadar iman varsa, Esed’i asla hakaret amacıyla kullanamaz.
Her konuda davan açan Tayyip Erdoğan “sahte diploma” konusunda sessiz!


TÜRKSOLU: Sizin “Faili Meçhul” ve “Aksaray’da İnecek Var” kitaplarınızdaki “sahte diploma” iddiaları için herhangi bir dava açıldı mı?


ERGÜN POYRAZ: “Aksaray’da İnecek Var” kitabı için başlatılan soruşturma, ben diplomayı isteyince durduruldu. “Faili Meçhul”e ise hiç soruşturma açılmadı. Ondan sonrakilere de hiç soruşturma açılmadı. Çünkü biliyor ki, dava açılsa ben diplomayı isteyeceğim. Cumhurbaşkanı sıfatıyla şikayet edemez, ancak normal vatandaş olarak şikayette bulunur, o zaman da diplomasının olmadığı ortaya çıkar.


TÜRKSOLU: Tayyip Erdoğan’ın üniversite eğitimiyle ilgili iddialarını doğru kabul edip hesapladığımız zaman üniversite hayatının 7,5 yıl sürdüğü gözüküyor. Siz bu konuda bir araştırma yaptınız mı? Sizce bu mümkün mü?


ERGÜN POYRAZ: Birincisi, İmam Hatip’ten 1973’te mezun oluyor. Çok süper bir öğrenci olsa, 1975’in başına kadar fark derslerini verip mezun olamaz. Diyelim ki oldu, 1976’da sınava girip kazanacak. Okulu ne zaman okudu? 1981’de mezun olduysa, nasıl 7,5 yıl okudu? Bu yapılan hesapların hepsi gereksiz.
Her şeyden önce, ben ne iddia ediyorum, İmam Hatip’teki kütüğünde, Arapça ve Kur’an derslerinden bütünlemeye kalmış, okulun ittirmesiyle mezun olmuş. Ondan sonra hiçbir üniversiteye gitmemişsin. Oradaki kütük defterinde net bir şekilde yazıyor.
O kütük defterinin aksini çıkartacak. Diyecek ki, ben buraya gitmişim, dosyam da buraya gönderilmiş. Nereye gitmiş? Eyüp Lisesi’ne. O zaman Eyüp Lisesi’ne giden dosyasının belgesini gösterecek. Eyüp Lisesi’nden sonra İstanbul İktisadi Ticari İlimler Akademisi diyor ki, öyle bir okul zaten yok. Eyüp Lisesi’ndeki kütük defterinden oraya gittiğine dair belgeyi gösterecek.
Üniversite sınavını kazandığına dair belgelerin hepsi zaten üniversitede mevcuttur. Beş ay önce rektöre dedi ya “Benim diplomamı çıkarın” diye, rektör diplomayı hâlâ bulamadı. Rektör hem o diplomayı bulacak hem de kazandı belgesi dahil bütün kayıtları, evrakları bulup çıkaracak ki, insanlar rahatlasın. Bunların hiçbiri yapılamıyorsa, diploma yoktur.
Geçmişe dönük kayıtlarda oynama yapıp diplomasını kanıtlama ihtimali yok


TÜRKSOLU: Şöyle bir düşünce de var. Diyorlar ki, diploması sahte olsa bile nereye varır ki?


ERGÜN POYRAZ: Çok şeye varır.


TÜRKSOLU: Muhalefet içinde şöyle düşünenler var: “Türkiye’de hukuk yok ki, ispatlasanız ne olur? Böyle muhalefet mi olur? Bütün bu saydığınız belgelerin sahtesini hazırlayıp diplomasının olduğunu kanıtlayabilir. Biz de muhalefet olarak iftira atmış gibi görünüp zor durumda kalabiliriz.” Ne diyorsunuz?


ERGÜN POYRAZ: Birincisi, onu artık yapamaz. O kütük defterlerine yeni numaralar eklenmesi, özellikle İmam Hatip’teki deftere eklenmesi mümkün değil. Yeniden kazandı belgesi verilmesi mümkün değil. Eyüp Lisesi’ne onun işlenmesi mümkün değil. Burada muhalefet uzun bir süre Tayyip Erdoğan’ın koltuk değnekliğini yaptı. Niye yaptı bilmiyorum.
İstanbul Kitap Fuarı sırasında CHP Manisa Milletvekili Tur Yıldız Biçer beni aradı, görüşmek istediğini söyledi, görüştük. Diploma için önerge hazırladığını söyledi, ben de kitaplarımla birlikte belgeler sundum. CHP’li 76 milletvekilinin imzasıyla önerge verildi. Burada önerge Tayyip Erdoğan için iki ucu pis değnek.


TÜRKSOLU: Peki önergenin içeriği ne?


ERGÜN POYRAZ: Özetle, diplomanın sahte olmasından bahisle, Meclis Araştırma Komisyonu açılmasını teklif ediyorlar. Bunlar için büyük fırsat. Ellerindeki diploma ile ilgili tüm belgeleri koyacaklar, İmam Hatip Lisesi’ni şu sene bitirdi, oradan Eyüp Lisesi’ne gitti. Eyüp Lisesi’nden sonra üniversiteyi kazandı, okudu, işte belgeleri. Sınavlara girdi, bitirdi, işte belgeleri diyecek ve hepimiz inanacağız. Hatta Gökçe Fırat’a da diyeceğiz ki, “Sen içeriden çıkma kardeşim, adama iftira atmışsın.” Ben de annemin öldüğüyle kalacağım. Bana dava da açacaklar, o da aslan gibi gezecek.
Bunu yapamazsa o zaman da sahteciliği bir kez daha kanıtlanacak. O zaman partinin yapacağı ikinci atak Anayasa Mahkemesi’ne gitmek olacak. Anayasa Mahkemesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi doğrultusunda karar vermek zorundadır. Ya kendini lağvedecek ya da bunu düşürecek. Artık bu noktaya geldik.


TÜRKSOLU: “Biz bu diplomanın sahteliğini kanıtlamak zorunda değiliz, Tayyip Erdoğan gerçekliğini kanıtlasın ya da Anayasa Mahkemesi onu düşürsün” demek mi istiyorsunuz?


ERGÜN POYRAZ: “Aksaray’da İnecek Var” adlı kitabıma açılan davada savcılığa verdiğim belgelerde onun diplomasının olmadığına kanaat getirildi ki, soruşturmaya devam edemedi. Benim hakkımda iftira davası da açamadı.
Cumhurbaşkanı adayı olamazdı, YSK suç işlemiştir


TÜRKSOLU: Bir de diyorlar ki, YSK o belgeyi kabul etmiş, bir daha araştırmaya gerek yok. Buna ne diyorsunuz?


ERGÜN POYRAZ: YSK suç işlemiştir. İşlenen bir suçun araştırılmaması gibi bir şey olmaz. O diplomayı araştırıp koymak zorundalar.
Geçenlerde şöyle bir şey oldu; Ülker grubu, benim bankada elektrik, su için ayırdığım paraya icra koydurdu. Dosyaya baktığım zaman bunun kaybettiğim kesinleşmemiş bir davadan dolayı olduğu ortaya çıktı. Dünya hukuk tarihinde böyle bir rezillik yoktur. Burada Ülker’in avukatı suç işliyor, Ülker suç işliyor, ayrıca icra dairesinin adliye yazı işleri müdürü de, görevlileri de suç işliyor. Neden? Diyecek ki, kesinleşmiş kararını getir. Bu kararın kesinleşip kesinleşmediğini görecek. Görmediği bir kararla adamın talebiyle icra takibi başlatılmış. Bu nasıl suçsa bunun diplomasızlığına göz yuman herkes suç işliyor.
Başta YSK dâhil olmak üzere, birgün hukuk devleti olursak hesabı sorulur. Tayyip Erdoğan krallığını ilan ederse geçmiş olsun.


TÜRKSOLU: Başkanlığı bu yüzden mi aceleye getiriyor?


ERGÜN POYRAZ: Başkanlık için ayağı yanmış kedi gibi koşturmasının tek nedeni diplomasızlık. Kendisine bir an önce yasallık kazandırmak istiyor. Ama Başkanlığı getirse bile, sahte işlemleri devam edecek.


TÜRKSOLU: Diyelim ki, yüksek okul mezunu olmayan biri Başkan olabilir şeklinde bir düzenleme getirdiler, bu onu kurtarmaz mı?


ERGÜN POYRAZ: Ama şu var, zamanında suç işlemiş ve bu suç ortada. Siz şimdi birini öldürseniz ve bu 20 sene sonra ortaya çıksa, bu zaman aşımına uğradı deme şansınız var mı? Geriye dönük işlemez deme şansınız yok ki. O suçu işlemişseniz, cezasını çekeceksiniz.
Biliyorsunuz, Başbakan Binali Yıldırım 24 Mayıs 2016’da AKP Genel Başkanı seçildikten sonraki ilk grup toplantısında ‘başkanlık ve yeni anayasa’ üzerinde çalışacaklarını söyleyerek “Cumhurbaşkanı’nın fiili durumunu yasallaştıracağız” dedi… “Cumhurbaşkanı’nın fiili durumu” derken neyi kastediyor dersiniz? Yasal olmayan nedir?


TÜRKSOLU: Gökçe Fırat bu diplomanın üzerine çok gidiyordu. Daha fazla gitmesin diye tutukladılar. Ancak sizin de bu konuda çalışmalarınız var ve konuyu unutturmamaya çalışıyorsunuz. Neler yapıyorsunuz?


ERGÜN POYRAZ: Ben şu anda bir kitap hazırlıyorum, yirmi güne kadar tamamlanacak ve yayınlanacak. Kitabın ismi de “Sahte Diplomalı Başkan.” Bu konu ile ilgili her şeyi yazdım. Başımıza bir şey gelmezse yayınlanacak.
Muhalefet “sahte diploma”nın üstüne gitmeli


TÜRKSOLU: “Sahte diploma” meselesi aslında 2014’te ortaya çıkmıştı. Niye bugüne kadar bir sessizlik oldu?


ERGÜN POYRAZ: Bununla uğraşanlar kimlerdi? Önce Ömer Başoğlu dillendirdi, hayatını kaybetti. Bu arada MHP milletvekili Yusuf Halaçoğlu dillendirdi, üzerine fazla gitmedi. Yalçın Küçük dillendirdi, sonra o da üzerine gitmedi. Ben dillendirdim, annemi kaybettim. Gökçe Fırat dillendirdi, şu an cezaevinde. Herkesin başına bir şey gelmiş. Bunun yalancı tanıkları da ha bire bolluk ve refaha kavuşuyor. Bunu asıl dillendirmesi gereken, o zamanki adıyla İşçi Partisi, (Vatan Partisi demeye dilim varmıyor, çünkü vatanla hiçbir ilgileri yok) onlar da bugün Tayyip Erdoğan’ın koltuk değneği oldular. CHP daha yeni uyandı, önerge vermeye yeni başladı. Tayyip Erdoğan’ın Başkanlık yolunda kanlı adımlar atmasının, o kadar askerimizin şehit olmasının, o kadar insanımızın hayatını kaybetmesinin, en büyük vebali, bu diplomanın üzerine gitmeyen muhalefetin boynunadır.
Onlar, CHP ve diğerleri… Zamanında diplomanın üzerine gitselerdi, bugün Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanı değildi.
Tayyip Erdoğan hakkında üstü örtülmüş bir “kalpazanlık” dosyası da var


TÜRKSOLU: Sizce geriye dönük de bir hukuki süreç başlayabilir mi?


ERGÜN POYRAZ: İşlenmiş suç için elbette başlatılabilir. Ama kendisi için af çıkartırsa o zaman yapacak bir şey yok. Meclis’te Tayyip Erdoğan’la ilgili çok ilginç bir dosya var. Dokunulmazlığından dolayı hâlâ işlem görmüyor. Kalpazanlık soruşturması… Meclis’te bekliyor ve muhalefet bunun üstüne gitmiyor. Oradaki suçu, cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak, sahte evrak düzenlemek, sahte bilet basmak ve kalpazanlık.


TÜRKSOLU: Bu kalpazanlık dosyasını biraz açar mısınız?


ERGÜN POYRAZ: Bu DGM’nin başlattığı bir soruşturmaydı. Milletvekili seçildiği için, dokunulmazlığından dolayı askıda kaldı. O dönem gönderilen fezlekenin gereği yerine getirilip Tayyip Erdoğan savcılığa sevk edilseydi, bugün hâlâ cezaevindeydi. Ama ne hikmetse kimse dokunulmazlığını kaldırıp onu savcılığa göndermediği gibi tersine önünü açtılar. Bugün kalpazanlıktan dosyası olan bir Cumhurbaşkanının sahtecilikten de dosyası var. Çünkü aynı Cumhurbaşkanı sahte diplomayla Cumhurbaşkanlığı yapmaktadır. Bu adam bizim Cumhurbaşkanımız olamaz. Öncelikle hakkındaki bu suçlamalardan aklanması gerekir ki, hangi birinden aklanacak bilemiyorum.
Bir yüzükle başladığı siyasi hayatında bugün dünyanın en zengin devlet başkanlarından birisidir. Kendisi dolar milyarderi ama gariban vatandaşın yastığının altında dolar var zannederek el uzatıyor. Kendi dolarlarını bozdursa, Türkiye ekonomisi iki defa kurtulur.
Mezuniyet belgesi sahte


TÜRKSOLU: Siz, mezuniyet belgesinin de sahte olduğunu söylediniz. Bu konuyu biraz açarsak, nasıl bir sahtecilikten bahsediyorsunuz?


ERGÜN POYRAZ: Siz de koymuşsunuz, bende de bir arkadaşın mezuniyet belgesi var. O da Tayyip Erdoğan’ın iddia ettiği gibi 1981 yılı mezunudur. Burada fotoğraf yok, bu imza Tayyip Erdoğan’ın değil. Kendi imzası ile karşılaştırdığınızda imzanın kendisine ait olmadığını görürsünüz. Demek ki, birisi bunu hazırlamış. Dekanın mührü yok.
Benim verdiğim örnektekiyle, sizin de işaretlediğiniz gibi, arasında dünya kadar fark var. Bir kere fotoğrafının kesinlikle olması gerekiyor. İkincisi üzerindeki numaralar da birbirini tutmuyor. Hepsinden önemlisi imza da kendisine ait değil.


TÜRKSOLU: Fotoğrafsız bir mezuniyet belgesi olabilir mi?


ERGÜN POYRAZ: Fotoğrafı geçtim, dekanın mührü de yok. Mühürsüz bir mezuniyet belgesi olabilir mi? Bu belgeyi kabul eden askerlik şubesi de suç işlemiştir. Askerliğini yedek subay olarak bu belgeyle yapmış. Sahte diplomayı ortaya çıkarmak uğruna hayatını kaybedenlere, Ömer Başoğlu’na ve anneme Allah’tan rahmet diliyorum. Özgürlüğünü kaybeden Gökçe Fırat’ın da bir an önce özgürlüğüne kavuşmasını diliyorum.

Özgür Erdem

Yazar Özgür Erdem 

DÖNÜT

BURADAN BİZE YAZILI, SESLİ VE GÖRÜNTÜLÜ MESAJ GÖNDEREBİLİRSİNİZ  

  • Facebook Social Icon
  • Twitter Social Icon
  • Google+ Social Icon
  • whatsup
  • LinkedIn Social Icon
  • Pinterest Social Icon
  • Instagram Social Icon
  • Vkontakte Social Icon

    Copyright turkundunyasi.com 2020© All rights reserved    Website by ML&MD  Digital Markets 

bottom of page